Aynı içeriği farklı yaş gruplarındaki potansiyel müşterilere göstererek yüksek dönüşüm oranları yakalamayı hedeflemeyi, ancak hayalperestlik olarak tanımlayabiliriz. Ortalama 18 yıllık dönemlere yayılan kuşaklar; tanık oldukları olaylar, rahat hissettikleri iletişim biçimleri, kullandıkları uygulamalar ve teknolojik ürünler, kaygılandıkları küresel sorunlar ve ilişki kurdukları markaların bu sorunlara olan yaklaşımlarını önemseme dereceleri itibarıyla birbirlerinden ayrılıyor. Bunun doğal bir sonucu olarak ise ilgi duydukları, pozitif veya negatif olarak nitelendirdikleri, merakla tükettikleri veya anında kapattıkları içerikler de kuşaklarla birlikte farklılaşıyor.
“Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır. Bir dönemi anladığınızda ise paradigmanın kıskacına sıkışmaktan kurtulursunuz. Ve sizin gibi olmayanları kendinize ait yargılarla değil, onlara ait gerçeklerle görmeniz mümkün olur. Bu mümkün olduğunda ise dönüşürsünüz. İşte ya da evde… Bir şirket ya da bir birey olarak…”
Evrim Kuran – Telegraftan Tablete
Hedef kitleyi tanımak, anlamak ve analiz etmek içerik pazarlamasında önemli bir yere sahip. Kuşak araştırmacısı Evrim Kuran’ın da işaret ettiği gibi markanızı kitlesiyle aynı frekansta buluşturabilmek ve birlikte değişip dönüşebilmesini, paralellik kazanıp bunu sürdürebilmesini sağlamak için kuşak özelliklerine hâkim olmanız gerekiyor. Kuşak teorisi sayesinde hedef kitlenizi ilk etkileşim anında yakalayıp marka bağlılığı aşamasına kadar maksimum verimlilikle götürebilirsiniz.
Karl Mannheim’in 1928 yılında teorik temelini attığı kuşaklar konusu, William Strauss ve Neil Howe tarafından 1991 yılında yayımlanan Generations: The History of America’s Future 1584 to 2069 isimli kitap ile sosyolojinin sınırlarından çıkarak farklı disiplinlerin de yararlanacağı bir kaynak halini almış, hatta popüler kültürün önemli bir parçası olmuştur. Strauss ve Howe’a göre her 20 yılda bir değişen kuşaklar bir döngü içerisindedir. Günümüzde ise bu bilgi, kuşak teorisini yerelleştiren Evrim Kuran da dahil olmak üzere çeşitli kuşak araştırmacıları tarafından 18 yıllık dönemlerin döngüsü olarak güncellenmiştir.
Kuşak döngüsü Strauss ve Howe’un 1997 yılında yayımladığı The Fourth Turning isimli eserde 4 aşamaya ayrılıyor. Bu düşünceye göre Z kuşağı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk kuşağı olan Sessiz kuşak ile, diğer kuşaklara kıyasla daha çok benzerlik gösteriyor. Strauss ve Howe’a göre bu döngüde; sanatçı (Sessiz kuşak), idealist (Bebek Patlaması kuşağı), göçebe (X kuşağı) ve kahraman (Y kuşağı) olarak 4 arketip yer alıyor. Z kuşağıyla beraber başa dönüldüğü içinse sanatçı arketipi yeniden karşımıza çıkıyor. Z kuşağı ile ilişkilendirilen sanatçı arketipi her ne kadar Sessiz kuşakla da ilişkili olsa da söz konusu içerik pazarlama stratejisi geliştirmek olduğunda yalnızca Bebek Patlaması kuşağı ve sonrası göz önünde bulunduruluyor.
2. Dünya Savaşı’nın hemen ardından gelen ve genellikle boomer’lar olarak anılan Bebek Patlaması kuşağının; X, Y ve Z kuşaklarına kıyasla daha geleneksel ve muhafazakar olmasına rağmen akıllı telefonları tahmin edilenden daha fazla kullandığı ve Facebook ile Instagram başta olmak üzere sosyal medya platformlarında oldukça aktif olduğu biliniyor. Emeklilik hayatını yaşayan, yeni hobi ve deneyim arayışı içinde olan Bebek Patlaması kuşağı hem internette gezinmek ve online alışveriş yapmak için çok daha fazla zamana hem de diğer kuşaklarla kıyaslandığında en büyük alım gücüne sahip. Alışveriş yapmaya olan yatkınlığına ve müsaitliğine rağmen birçok marka tarafından bu kuşağın içerik pazarlamasında hedef kitleye dahil edilmediğini de akılda bulundurarak daha etkili ve fark yaratan bir içerik pazarlaması stratejisi oluşturabilirsiniz.
Bebek Patlaması kuşağına sosyal medya platformları üzerinden ulaşmak istediğimizde, bu kuşağın gözdesi olan Facebook, yararlanılması gereken ilk yer olarak karşımıza çıkıyor. Peki hangi içerik türleri ile Bebek Patlaması kuşağının dikkati çekilebilir? 2017 yılında Forbes’ta yayımlanan bir makaleye göre; bu kuşağın %60’ı ürünlerle ilgili blog yazılarını ve makaleleri okuyor, %70’i ise ilgili videoları izliyor. Bu kuşağın %96’sı ise arama motorlarını kullanıyor. Ayrıca, bu kuşağın akıllara gelebilecek her tür teknolojik ürünü satın aldığı biliniyor.
Genellikle yavaş ve açıklayıcı videolar izlemekten hoşlandığı bilinen Bebek Patlaması kuşağı, yararlı bulduğu videoları arkadaşları ile paylaşıyor. Arkadaşlarının önerilerine oldukça önem veren ve alışveriş yaparken bu önerilere göre hareket etmeyi tercih eden bu kuşağı etkilemek için alt yazı ve sesli anlatımı bir arada kullanan açıklayıcı bir video hazırlamayı tercih edebilirsiniz. Ayrıca, bilgilendirici ancak çok uzun olmayan bir blog yazısı veya e-kitap ile de dikkatlerini markanıza ve ürünlerinize çekebilirsiniz. Arama motorları aracılığıyla organik bir şekilde erişecekleri yazılı içerikler, bu kuşaktaki kişilerin güven duygusunu destekleyecektir. Güven duygusu demişken bu kuşağın clickbait’ler ile arasının, diğer kuşaklara kıyasla daha kötü olduğunu ve güvenlerini derinden sarsabileceğini unutmayın.
X kuşağı, marka bağlılığı en yüksek kuşak olarak biliniyor; bu yüzden kuponlar ve kişiye özel fırsatlar sunduğunuzu haber veren içerikler, bu kuşaktaki kişileri CTA butonunuza tıklamaya teşvik edecektir. InnoMedia’nın yaptığı araştırmaya göre ise X kuşağının %68’i e-posta yoluyla gelen indirim kodlarını kullanıyor. Ayrıca, X kuşağının %80’i e-posta hesaplarını düzenli kontrol ettiğini ve markalarla iletişimi bu kanaldan sürdürmeyi sevdiğini belirtiyor.
Bu kuşağı etkilemek ve alışverişe yönlendirmek için internet sitenizi düzenli olarak takip eden, sunduğunuz ürün veya hizmetlerden belirli aralıklarla yararlanan, 1965 ile 1980 yılları arasında doğmuş kitlenize özel kampanya e-postaları gönderebilir; blog yazılarınızda, kategori içeriklerinizde ve reklam metinlerinizde “indirim kodu” ve “kampanya” gibi kelimeleri geçirmeye özen gösterebilirsiniz. Sosyal medya paylaşımlarının da aynı şekilde kişiye özel fırsatlar ve çeşitli kodlar barındırması X kuşağını “Satın Al” butonuna yönlendirecektir.
Medicaculture’ın bu yazısında belirtildiği gibi X kuşağı bir ürünü satın alacağı zaman, nasıl kullanılacağını anlatan bir videonun olup olmadığına bakıyor. Bu yüzden, ürün açıklamasına ek olarak açıklayıcı ve öğretici video içeriklerinden de yararlanmak bu kuşağın markanızı tercih etmesini sağlamaya yardımcı olacaktır.
Y kuşağının çocukluk veya ergenlik yılları 2000’lere denk geldiği için Milenyum kuşağı olarak adlandırılıyor ancak bu kuşaktaki kişiler akıllı telefon döneminin içine doğmadığı, bu dönemi ve özelliklerini sonradan benimsediği için dijital göçmenler olarak da anılabiliyor. Yeniliği ve değişimi sevmesiyle bilinen bu kuşak, girişimcilerin çok büyük bir kısmını da barındırıyor. “Dünyaya bir kere geliyoruz!” düşüncesinin hâkim olduğu Y kuşağı, teknolojik ürünlerle hayatı kolaylaştırmayı ve yeni şeyler deneyimlemeyi seviyor.
Bu kuşak, eski ve köklü bir soruna pratik ve yenilikçi çözümler sunan ürün ve hizmetlerden yararlanmaktan hoşlanıyor. Geleneksel bir lezzetin yeni yorumu, sıradan telefonların gittikçe akıllılaşması gibi unsurlar da Y kuşağının dikkatini çekiyor. Spotify’ın birçok podcast’e ev sahipliği yaparak “radyoyu” yeniden popüler hale getirmesinin ve Apple’ın bilgisayar ve telefonları tasarım, donanım ve yazılım yönlerinden taşıdığı noktanın en çok Y kuşağının dikkatini çekmesi ve bu gibi ürünleri en çok kullanan kuşak olması, ürün ve hizmetlerinizi Y kuşağına tanıtırken hangi kanalları tercih etmeniz gerektiğiyle ilgili çok şey söylüyor!
Y kuşağı memnun kaldığı bir ürünü dilden dile yaymayı, çevresindeki herkese tutkuyla ve içtenlikle önermeyi seviyor. Uber’ın kuruluşunun hemen ardından ünlenmiş olmasının sebebinin, yeniliklere açık olan Y kuşağı tarafından anında denenmesi ve bu kişilerin Uber’ı çevrelerine anlatması olduğu söyleniyor. Durumu fark eden Uber’ın, Y kuşağının bu özelliğinden yararlanmak için arkadaşını getirene ücretsiz ulaşım imkânı tanıması ise çok iyi bir pazarlama stratejisi örneği olarak ele alınabilir. Siz de içerik oluştururken bu gibi kampanyalara yönlendiren içerik fikirlerini kullanarak Y kuşağının tanıdıklarının önerisiyle harekete geçen yanından yararlanabilirsiniz.
Y kuşağının %60’ı bir ürün veya hizmet almadan önce ilgili markayı detaylıca araştırıyor. Bu araştırmayı yaptığı yegâne yerin Google veya benzeri bir arama motoru olduğu düşünülünce, SEO ve PPC alanlarında güçlü olmanın önemi ortaya çıkıyor. Ürününüzü tanıtan içeriğin, Google’ın seveceği şekilde güçlü ve güvenilir olması, Y kuşağının da güvenini kazanacaktır. Neil Patel’e göre, yazılı içeriğin kalitesi kadar görsellerle desteklenmiş olması da bu kuşak için önem teşkil ediyor.
Y kuşağını alışverişe teşvik eden bir diğer etken da indirim kodları. Bu kuşağın %69’u ancak bir indirim koduna sahip olduğunda bazı ürün veya hizmetleri satın aldığını söylüyor. Y kuşağı samimi olmayan ve aniden karşılarına çıkan rahatsız edici reklamlar yerine, hikâye anlatan ve yakın ilişki kurabilecekleri içeriklere sahip olan reklamları anlamlı ve dikkate değer buluyor. Deep Focus’un araştırmasına göre Y kuşağı tercihini ünlülerin tanıttığı ürünlerden yana değil, duygusal bir bağ kurmalarını sağlayan samimi ve çekici içerikler ile tanıtılan ürünlerden yana kullanıyor. Siz de Y kuşağının dikkatini çekmek istiyorsanız, markanızın veya ürününüzün hikayesini anlatan bir blog yazısından, videodan veya fotoğraflarla desteklenmiş bir liste içeriğinden yararlanabilirsiniz.
Z kuşağındakiler, yaşları itibarıyla alım gücü en düşük grup olarak karşımıza çıkıyor ancak sahip olukları büyük potansiyel sebebiyle i çerik pazarlamasının önemli hedefleri arasında yer alıyor. Z kuşağının ortalama dikkat süresi önceki nesillere kıyasla daha kısa olduğu için bu kişilerin karşılaştığı içeriklerin daha hızlı ikna edebilir nitelikte olması gerekiyor. Ancak, Brand House’un araştırmasına göre sezgileri güçlü olan bu kuşak, içeriklerdeki sahteliği kolaylıkla tespit edebiliyor. Bu nedenle, hızlı tüketilebilir bir içerik hazırlamaya çalışırken samimiyetsiz ve yüzeysel bir iş çıkarmamaya dikkat etmek gerekiyor yoksa Z kuşağını kaybetmek kaçınılmaz olabilir.
Deep Focus’un sunduğu verilere göre ise Z kuşağı, ünlülerin yer aldığı veya ürettiği içeriklere bakarak alışveriş yapmaya meyilli görünüyor. Z kuşağını hedefleyen ürün ve hizmetlerinizi tanıtmak için YouTube’a içerik üretebilir veya YouTube’a içerik üreten kişiler ile iş birliği yapabilirsiniz. Ayrıca, Z kuşağını hedeflerken bu kuşaktaki kişilere dijital yerliler dendiğini, günlerinin en az 4 saatini akıllı telefonlarıyla geçirdiğini ve bu sürenin oyun oynanan kısmı kapsamadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Z kuşağının akıllı telefon döneminden tam olarak etkilenmiş olması, içerik pazarlamasının ve satışın Instagram gibi sosyal medya platformlarında, tek bir yerde toplanmasına yol açtı. Instagram’da Influencer’lar ile i çerik üreterek %97’si sosyal medyayı alışveriş için temel esin kaynağı olarak kullanan Z kuşağını markanıza çekebilir, Instagram mağazası açarak direkt sosyal medya hesabınız üzerinden satış gerçekleştirebilir veya sunduğunuz hizmetler için Instagram hesabınız üzerinden rezervasyonları alabilirsiniz.
YouTube ve Instagram haricinde, Z kuşağının ilgisini çekmek için kullanabileceğiniz diğer platformların başında TikTok ve Pinterest’in geldiğini de unutmamak gerekiyor. Sosyal medyayı en aktif kullanan kuşak olan Z kuşağı, kullanıcı deneyimine ve yorumlarına çok önem veriyor. Bu kuşak, ürünlerin ünlüler tarafından tanıtılmasından hoşlandığı gibi kullanıcı yorumlarını okuduktan sonra satın alma kararını vermeyi seviyor. Bir ürünü veya hizmeti tanıtmak amacıyla hazırlanan yazılı bir içerikte kullanıcı yorumlarına yer verilmesi ne kadar önemliyse; “Hemen Satın Al!”, “Şimdi Dene!” gibi CTA’lerin bulunmaması da eşit derecede önem teşkil ediyor. Ayrıca, sevilen bir ünlünün yazacağı blog yazıları da Z kuşağının ilgisini çekmenizi sağlayacaktır. Aman dikkat! Blog yazısını yayımladığınız internet sitesinin mutlaka mobil uyumlu olması gerekiyor çünkü Z kuşağı alışveriş yapacağı veya bilgi alacağı işlemlerin neredeyse tamamını önceki kuşaklar gibi bilgisayardan değil, cep telefonundan gerçekleştiriyor.