Teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanında olduğu gibi, dijital pazarlama ve içerik üretimi konusundaki trendlerin de hızla değişmesine neden oluyor. Bu da bize 20. yüzyıldan kalma reklam kampanyaları ve dijital pazarlama taktiklerinin artık pek işe yaramadığını gösteriyor.
Teknolojik gelişmeler, hayatımızın her alanında olduğu gibi, dijital pazarlama ve içerik üretimi konusundaki trendlerin de hızla değişmesine neden oluyor. Bu da bize 20. yüzyıldan kalma reklam kampanyaları ve dijital pazarlama taktiklerinin artık pek işe yaramadığını ve son kullanıcı tarafından rağbet görmediğini gösteriyor. İşte tam da bu noktada nörobilimden güç alarak geliştirilen pazarlama stratejilerinin devreye girdiğini söyleyebiliriz. Sinir anlamına gelen nöro ve pazarlama kelimelerinin birleşiminden oluşan nöropazarlama, aslında nörobilimin bir alt dalı ve son yıllarda araştırmacıların oldukça ilgisini çeken bir alan. İçerik üretimi açısından genellikle çoğu kişinin daha önce duymadığı veya ilgilenmediği bir alan olsa da nöropazarlama stratejilerinin günümüzde pek çok global marka tarafından kullanıldığını unutmamakta fayda var.
Nörobilimin dijital pazarlama yöntemlerinde uygulanması olarak da tanımlayabileceğimiz nöropazarlama, çeşitli reklam kampanyaları, içerik üretimi, İnternet sitesi tasarımı gibi dijital pazarlamanın olmazsa olmaz yapıtaşlarının beyinde kullanıcının ürünü satın almasına yönelik belirli nörolojik tepkiler uyandıracak şekilde hazırlanmasını amaçlıyor. MR, EMG ve EKG gibi çeşitli görüntüleme ve tarama yöntemlerinin kullanıldığı nöropazarlama, aslında o içerik özelinde okuyucuların anlık olarak beyinde gözlemlenen elektrik dalgalanmalarını ve dopamin gibi hormonların düzeyini ölçerek, dijital pazarlama uzmanlarına bu konuda çok önemli veriler sağlıyor. Dolayısıyla, nöropazarlama alanında yapılan ve anlık beyin aktivitesini inceleyen araştırmaların klasik pazarlama taktiklerinin eskilerde kaldığı bu dijital çağda önemli bir rehber niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz.
Pek çok farklı şekilde karşımıza çıkan nöropazarlamanın içeriklerde nasıl kullanıldığını biraz daha yakından inceleyelim.
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, araştırmacıların nöropazarlama alanında yaptığı çalışmalarda ulaştıkları sonuçlar, dijital pazarlama ve içerik pazarlaması açısından devrim niteliğinde olabilir. 21. yüzyıla geldiğimizde bilimin hayatımızın her alanında hissedilen etkisinin git gide arttığı düşünüldüğünde, içerikte kullanılan kelime öbekleri, renkler, görseller, metin boyutu ve fontu gibi pek çok unsurun beyinde hangi nöronları tetiklediğinin araştırılması da pazarlama alanına yeni bir soluk getirebilir. Bu anlamda, son yıllarda nöropazarlama alanında yapılan çalışmalar, içerik üretiminde dikkat edilmesi gereken noktaları ortaya koyma açısından büyük önem taşıyor. Siz de bu maddeleri uygulayarak içeriğinizin daha çok ilgi çekmesini sağlayabilirsiniz.
Her ne kadar SEO ve anahtar kelime analizleri site trafiğinin artması için uyulması gereken belli başlı kurallar olduğunu gösterse de anahtar kelime kullanırken organik içerik üretiminden taviz verilmemesi gerekiyor. Bu noktada, robotik olmayan, doğal akışta ilerleyen, okuyucuya değerli olduğunu hissettiren ve okuyucunun duygu ve düşüncelerini göz önünde bulundurarak üretilen içeriklerin daha çok akılda kalıcı olacağını söyleyebiliriz.
2016 yılında Forbes’ta yayınlanan bir yazıya göre, içerik pazarlamasında dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri de daha öncesinde insan beyni tarafından algılanmış olan ve beynin yabancı olmadığı konuların daha ilgi çekici şekilde aktarılması. Bu noktada, beynin mutluluk ve rahatlık gibi olumlu duygu durumlarıyla eşleştirdiği unsurlara içerikte daha çok yer verilmesi, hem içeriğinizin daha akılda kalıcı olması hem de içeriğin okuyucuda iyi bir izlenim bırakmasına katkı sağlayacaktır.
Olumlu duygularla özdeşleştirilen kavramların yanı sıra, renk, görsel, video, grafik, infografik, font gibi metin dışı unsurlar da okuyucuda iyi bir izlenim uyandırılması açısından dikkat edilmesi gerekenler arasında yer alıyor. Örnek vermek gerekirse, yapılan araştırmalar, genel anlamda basit font kullanılan ve sayfa dizaynının daha minimal olduğu içeriklerin daha çok ilgi çektiğini gösteriyor. Buna ek olarak, dikkat çekmek istediğiniz yerlerde farklı ve ilginç font/renkler kullanarak da anlık beyin dalgalanmalarını artırabilir ve beynin bu kısımda yer alan bilgileri daha rahat hatırlamasını sağlayabilirsiniz.
Hepimizin bildiği gibi, yaratıcı ve dinamik içerikler, bir markanın dijital pazarlamada hedeflemesi gereken belki de en önemli faktör. Bu noktada, nöropazarlamanın da bunu doğruladığını söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise kelime oyunları ve yaratıcı başlık gibi karmaşık unsurların anlık beyin aktivitesini artırması. Burada önemli olan nokta beyni o anda şaşırtarak içeriğin daha fazla akılda kalmasını sağlamak. Şunu unutmayın: akılda kalan içerik, her zaman daha fazla konuşulur ve daha fazla müşteri çeker.
Renk ve görsel kullanımı içeriğin kendisi kadar önemli olan bir başka unsur. Yapılan araştırmalar, beyinde bazı renklerin bazı duygulara karşılık geldiğini gösteriyor. Örneğin, kırmızı, cesur ve heyecan verici olarak algılanırken, yeşil daha çok ferah ve organik gibi doğayla ilişkili kavramlara işaret ediyor. Buna organik ürünlerde kullanılan yoğun yeşil tonlarını örnek verebiliriz. Farklı renkleri hem sayfa dizaynı hem de kullanılan görsellere entegre ederek tıklama oranı ve okuyucuların sayfada kalma süresini artırabilirsiniz.
Beyin aktivitesi incelenerek yapılan nöropazarlama analizleri, beynin daha öncesinde güven duygusuyla eşleştirdiği kişi ve durumların içerik veya reklamlarda kullanılması gerektiğini gösteriyor. Nöropazarlama uzmanlarına göre, sosyal medyada hayatlarını yakından takip ettiğimiz ve sanal da olsa bir bağ kurduğumuz influencer’lara daha çok güveniyoruz. Buna örnek vermek gerekirse, dijital pazarlama alanında bir dünya devi olan İsveçli giyim markası H&M, klasik billboard reklamları yerine, dünyaca ünlü stil ikonları ve influencer’larla ürünlerini daha etkili ve ekonomik bir şekilde tanıtmayı başarıyor.
Nöropazarlama çalışmaları, aynı zamanda insanların içeriği okurken göz hareketlerini de takip ederek gözün metinde daha çok hangi kısımlara odaklandığı ve hangi kısımları atladığına dair önemli ipuçları veriyor. Buna göre, içerisinde zıt kavramların anlatıldığı içeriklerin daha çok okunduğunu ve göz hareketinin bu kısımlarda yoğunlaştığını söyleyebiliriz. Örneğin, çiçek bakımıyla ilgili hazırlayacağınız bir içerikte, sadece bu konuda yapılması gerekenlerden bahsetmek yerine, çiçek bakımında kaçınılması gereken unsurlara da değinerek daha çok site trafiği çekebilirsiniz.
İnsan beyni, o anda algıladığı bir metnin genellikle giriş ve son kısmına daha çok odaklanır. Bu yüzden, içerikte vurgulanması gereken en önemli unsurlara giriş paragrafında yer verilmesi ve bu bilgilerin son paragrafta da tekrarlanması büyük önem taşır. Ayrıca, yukarıda da bahsettiğimiz gibi, içeriğin orta kısmına da ilgi çekmek için renk, görsel ve video gibi metin dışı unsurlardan yararlanabilirsiniz.