Dijital dünya artık hayatımızın merkezinde ve önemi günden güne artıyor. Hızla büyüyen dijital dünya ve sayıları katlanarak artan web siteleri ile ilgili en önemli ihtiyaç ise içerik. Bir içeriğin özgünlüğü ise dikkat edilmesi gereken en önemli nokta. Ancak bazı web sitelerinin “yeni içerik olsun da ne ve nereden olursa olsun” zihniyetiyle kopya içerikler paylaştıkları gerçeğine de hiç yabancı değiliz. Ancak kullanılan çalıntı bir içeriğin vereceği zararlar tahmininden fazla olabilir. İşte sitende çalıntı bir içeriğe asla yer vermemek için beş önemli neden:
“Çaldığımı kim, nereden bilecek,” gibi bir düşüncen varsa çok yanılıyorsun, internet ortamında bir içeriğin başka bir kopyası olduğunu tespit etmek oldukça kolay. Çalıntı içerik ile ilgili en büyük sıkıntı, açılabilecek davalar ve bu davalar sonucunda ödemen muhtemel tazminatlar. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre korunan telif hakları; her türlü yazı, fotoğraf gibi içeriği de kapsıyor. Amacın “çalmak” olmasa bile başka birinin ürettiği içeriği kaynak göstermeden kullanmak başını yasal olarak çok ağrıtabilir.
Diğer önemli bir konusu ise sitenin SEO performansı. Dijital dünyayla ilgili kişiler arasında SEO ve arama motoru algoritması tabirlerini duymayan neredeyse kalmadı. Nedir bu SEO (Search engine optimization – Arama motoru optimizasyonu) ve algoritma? Özetle Google, Bing gibi arama motorlarının web sitelerini içerik ve kullanım istatistiklerine göre değerlendirip bir sıralamaya sokmak için kullandığı sistem diyebiliriz. Bu sistemde öne çıkmak için birçok detay var ancak bu algoritmayı etkileyen en önemli konulardan birisi içeriğin özgünlüğü.
Açık ara en çok kullanılan arama motoru Google’ın en sıkı takip ettiği konulardan birisi çalıntı içerikler. Arama sonuçlarını daha kaliteli hale getirmek için Google kendi mekanizmaları ile kopya içerikleri tarıyor ve kopya içerik kullandığı ortaya çıkan siteleri arama sonuçları sıralamasında alt sıralara itiyor. İlk paylaşım yapanın gerçek sahip olacağı prensibiyle de içeriğin daha önce paylaşılmış olanı sonuçlarda gösteriliyor. Yani web siteni arama motorlarının sonuç listelerde üst sıralamalara çıkarmak için harcadığın binbir emek, çalıntı içerik kullanımıyla çöpe gidebilir.
Çalıntı içerik kullandığında muhtemel olarak ödemek zorunda kalabileceğin tazminat veya Google sıralamasından daha önemli bir şey kaybedebilirsin: marka itibarı. Çalıntı içerik kullandığı fark edilen bir web sitesi ziyaretçilerinin güvenini ve dolayısıyla da trafiğini de kaybedecektir. Her site hedeflediği kitle itibariyle kendine özgü olmalı ve markanın özünü yansıtmalıdır. Devamlı olarak başka sitelerin içeriklerini kullanan bir site, hedeflediği ziyaretçilerin gözünde değerini ve saygınlığını kaybeder. Bazı büyük markaların çalıntı içerik kullanmaları yüzünden ufak boykotlarla karşı karşıya kaldığı örnekler bile varken, hiçbir içerik potansiyel müşterilerini küstürme riskine değmez.
Siten ister ürünlerini sattığın, ister fikirlerini açtığın bir site olsun; kendine ait bir ziyaretçi kitlesi, orijinal bir sesi ve formatı, kendine mahsus bir bakış açısı gibi sadece ona özgü özellikleriyle öne çıkar. Bir başka sitenin içeriklerini alarak aynen kullanmak, senin sitenin ve markanın bu özellikleriyle örtüşmez. Örneğin kalem satan başka bir markanın içeriğini kopyalayıp kullanabilirsin, ancak onların öğrencilere yönelik içeriği senin öğretmenlere kalem satan iş modelinin yanında eğreti kalacak. Bu yüzden de çalıntı içerik amacına tam olarak asla ulaşmaz.
Çalıntı bir içeriği websitene koyduğun zaman, içerik ne kadar iyi olursa olsun, Google sonuçlarda senin siteni değil, içeriğin en eski versiyonunu kullanıcılara gösterir. Bu yüzden çalıntı içeriğin sana yeni okuyucular veya potansiyel müşteriler kazandırma olasılığı çok düşüktür.
İnternetteki bir içeriğin çalıntı olduğunu bulmak çocuk oyuncağı. Tüm bu problemlerle zaman ve enerji kaybetmektense, özgün içerik oluşturmak için harcayacağınız para ve emek, uzun vadede sana çok daha büyük fayda sağlayacak.